2017 KAPADOKYA ULTRA 60K

                    



Şu yarış bir an önce başlasa… Saatime göz atıyorum. Fakat az önce bıraktığım andan bu yana zaman sadece azıcık ilerlemiş. Yarış bir başlayıverse gereksiz şeyleri düşünecek vakit de (herhalde) kalmayacak… (*)

     Aslında küçük-büyük her yarış öncesi heyecanlıyımdır. Ultra mesafeleri koşma fikrim ilk defa geçen yıl, dünyanın bu olağanüstü coğrafyasında, ambientesi en yüksek bu yarışı öğrenmemle oldu. Aydos537 den koşan birçok arkadaşımdan dinlediklerimle 1 yıl öncesinde kesin kararımı vermiştim. İznik ve Sapanca’da koştuğum mesafeler (52K), bir anlamda bu yarışa hazırlıktı. Bu, benim şimdiye kadar koştuğum en uzun mesafe olarak ciddi sınavım olacak, yarıştaki performansım bundan sonraki daha uzun mesafeler için de skala oluşturacaktı. 7’de verilecek startın gerisindeki, 110K (250 kişi) ve 60K (370 kişi) koşacak toplam 620 kişi, birbirine benzeyen kıyafetleri ile renk cümbüşü yaratıyordu. Bu arada ayakkabıları inceledim (Ayağa bakarken tabii kimse rakibim, düşmanım değil, herkes arkadaşım, dostum). Benim gibi -hava durumuna göre- trail değil de yol ayakkabısı (Asics Nimbus 17) tercihi yapanlar hiç de az değildi. Ama yağışlı ya da yağış ihtimali olan havalarda mutlaka tutamakları özel, trail için uygun ayakkabılar tercih edilmeli. Çantamda (Salomon Adv Skin 12) ise sadece ve sadece 3 tane jel vardı. 2 tane SoftFlask suluklarıma da çok az su alarak 11K’daki ilk istasyona kadar devam edecektim. Daha önceki yarışlardan tecrübe ettiğim, gereksiz birçok şeyi bu sefer yanıma almadım. Kahvaltıyı da fazla kaçırmadan, midemdeki kazınma ve boşluk hissini azaltacak kadar karbonhidratlı yiyeceklerle yaptım. Bir gün önce akşam saatlerinde gelip, organizasyonun yemeğinden sonra doğruca otelin yolunu tuttum. Sıcacık otel odası günün yorgunluğuna iyi gelmiş ve deliksiz güzel bir uyku çekmiştim. Oda arkadaşlarım, 115K koşacak olan Tanzer Satır ve geçen yıl bu parkuru koşmuş olup, 35K koşacak olan Alp Aslan. Velhasıl her şey ziyadesiyle iyi gitmişti. Bahane yoktu.




     Startla beraber çok da temkinli sayılmayacak bir şekilde yol aldım. İlk tırmanmayı tamamlayıp düze çıktığımızda vadi üzerine süzülen onlarca balon harika bir görüntü ve coşku yaratıyordu. Parkuru bilmiyorsanız yükselti ve elevation gain grafiklerine bakarak sağlıklı bir plan yapmanız çok çok zor. Tek planım 1 saat 10 dk.da ilk Check Point’de (İbrahimpaşa 10.6 K & 280 m elevation gain) olmaktı. Nitekim ilk ve tek planıma sadık kalarak 1.05'te ilk istasyona gelmeyi başardım. Bu hız, yarışın başında belki biraz yorucu olsa da yarış bu yükseltide gitmeyeceği için bol bol yürüme ve dinlenme zamanım olacaktı. İstasyonda sularımı doldurup bir iki dakika içerisinde İzmir RED grubundan Hakan Alp ile yola çıktık.


     Parkur boyunca birçok arkadaşla selamlaşmalar, kısa kısa koşular ve sohbetler bir nevi bayram havası gibi oluyor bizim için. Özel bir planınız yoksa arkadaşınızla başlayıp bitirmeniz, hatta uzun süre koşmanız çok zor. Yarışın mesafesi ve birçok parametre düşünüldüğünde herkes birbirinden çok farklı özellik gösterebilir. Benim yaptığım ise önümde giden, gözüme kestirdiğim yarışçıları takip etmek ve hatta geçmek. Bu sadece ve sadece yarışa daha iyi tutunma, kopmama adına yaptığımız küçük eğlenceler, oyunlar. Aslında herkes kendisiyle yarıştığını çok iyi biliyor. İkinci istasyona kadar olan bölümde, yükseklik kazanımının tamamının zirveye kadar olduğu, -15 km.de 512 m yükseklik kazanımıyla aslında bence yarışın en zor etabı- zirve çıkışından sonra Zer Vadisi Kanyonu’na inişe başladım. Lav tabakalarını rüzgâr ve yağmurun uzun yıllar boyunca harmanladığı, tamamen doğanın emeğiyle oluşmuş, eşi benzeri olmayan peri diyarından geçerek 25K’daki Uçhisar İstasyonu’na ulaştım. Biraz peynir, soda ve kola içerek yaklaşık 5 dk. kaldıktan sonra istasyondan ayrılıp, uzunca bir inişin olduğu 33. km'deki Göreme İstasyonu’na doğru yola koyuldum. 15-20 dk. kadar sonra, Aydos 537’den 115 km koşacak takım arkadaşım Harun Alışır beni yakaladı ve yaklaşık 5K beraber koştuktan sonra önümden devam etti. Daha önce bu parkuru koşan, oldukça tecrübeli Harun’un hızı beni biraz -onun adına- endişelendirse de 17 saat 50 dk.da bitirerek harika bir yarış çıkardı.


     Göreme İstasyonu’na geldiğimde yorgunluk başladığını hissettim. Bu yarışa, 3 hafta sonra koşulacak İstanbul Maratonu çalışmalarımı harmanlayarak hazırlandım. Son haftalarda yaptığım tempolu, uzun yol koşuları sanki bu yarıştaki performansımı düşürmüştü. Bir sonraki istasyonda bizi eşi ile karşılayan takım kaptanımız Mehmet Ali Ok’a dediğim gibi ‘Bir ipte iki cambaz oynamaz’ idi. Bunlar aslında, bizim gibi amatörlerin ancak arazide deneyimleyeceği tecrübelerdi.



     Göreme İstasyonu’nda patates, peynir, fıstık atıştırarak 1-2 bardak kola içtim. Buradan, Kapalıçarşı’dan eski arkadaşım, gene 116K koşacak Cengiz Akyüz ile çıktım. Cengiz’in temposu ve tatlı sohbetiyle 45. km’deki Çavuşin İstasyonu’na doğru yol aldık. Cengiz beni 5-6 km çektikten sonra Çavuşin Zirve yolunda benden ayrılıp ilerledi. 15. km’de bir jel almıştım, 2. jelimi de bu zirve öncesinde aldım. Bu arada hava da bir hayli ısınmış, su ihtiyacımız artmıştı. 50 ml’lik suluğun içerisine bir tane elektrolit tabletlerden eritmiştim. Yol boyu bu karışımdan da içerek devam ettim. Göreme’de başlayan yorgunluğum stabil şekilde devam etti ve nihayet Çavuşin İstasyonu’na geldim. Yarışın en meşhur zirvesi, Akdağ’ın hemen dibindeki bu istasyona gelmek; aşılacak bir dağdan sonra yarışın kolaylaşıp biteceği hissiyle iyi bir moral, motivasyondu. Bu istasyon aynı zamanda en fazla dinlendiğim köprüden önceki son çıkıştı. İster 5K ya da 10K ister yarı maraton koşun fark etmez, her yarışın son kısımları zordur, herkes gücünü parkura göre kullanır. 10K yarışından sonra bir 1K daha gidemeyiz. Bu bölüm, aslında bu tip yarışların doğasına göre çok zor bir çıkış değildi. Tırmanışın ilk bölümündeki eğim ve dediğim gibi yarışın son etabı olması itibariyle yarışçılara sert gelmiş olabilir. Mukayese yaparsak Ayder’in zirvesi olan Kavrun Yaylası’ndan buzul göllerine kadar yaklaşık 3 km’lik oldukça dik bir çıkış. Tabii burayı, yarış sonunda podyuma çıkanlar hariç, hemen herkes yürüyerek çıktı. Yürüme derken; hızlı ve seri adımlar, birçok yarışçıyı geçmenizi sağlayacak küçük ama önemli yapıtaşları. Hafife alınmamalı, hatta özel çalışılmalı. Akdağ Zirve’ye geldiğimizde geçen haftalarda Berlin Maratonu’nu koşan Aydos 537’nin Sarı Fırtınası Metin (Özvarna) Abiyle karşılaştık. Bir ara beni geçti, kayboldu. Sonra buldu ve tekrar buluşup beraber bitirdik. İşaretlemeler son derece iyiydi. Kaybolmalar enteresandır; tek başınıza değil de bir arkadaşınızla giderken oluyor. Laklaka kaptırıyor ve birbirinize güveniyorsunuz. Sapanca’daki kaybolmam bana ders olmuştu işaretlemeler konusunda. Velhasıl bir yarış daha bitmiş, sakatlanmadan, sağlıkla koşuyu 8 saat 20 dk.da tamamlamıştım. Biz aslında Mehmet Ali’nin dediği gibi ‘koşmak için sağlıklı kalmaya çalışanlardık’. Koşmayı seviyoruz ve bir nevi yaşamımızın bir parçası olarak görüyoruz. Yarışlar; günlük koşularımızı ve planlarımızı yapmamızda motivasyon enstrümanları bizim için. Dereceler elbette önemli. Kendimizi geliştirmek rahat koşular yapmak adına elimizden ne geliyorsa zaten yapıyoruz..Bir dahaki yarışta görüşmek üzere sevgili koşu dostları...


 *Haruki Murakami (Koşmasaydım Yazamazdım)


Yarış Kayıtı

UÇHİSAR (2. Dinlenme İstayonu)
Kestirme Yapmadan Kaynak Yapmak Serbest :))
110K Takım Arkadaşlarım
Alpaslan Bodur
Harun Alışır
Tanzer Satır
Turgut Baş
60K Takım Arkadaşlarım
Ali Emre Çakır
Mehmet Bürge
Nurkan Kurt
Onur Azcan
Serdar Ülker
30K Takım Arkadaşlarım
Alp Aslan
Meltem Baş
Mustafa Çelik
Bir de UTMB koştuktan sonra hafif sakatlık yaşayan ,ihtiyaten koşmayıp bize istasyonlarda moral veren,arkadaşlarımıza 35K pacerlik yapan takım kaptanımız Mehmet Ali Ok.
AYDOS537
AYDOS537

Yarıştan Kareler




Yorumlar

  1. Ayağına ve koca yüreğine sağlık Alpay Hocam!

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel olmuş Alpay, emeğine sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Abi hem ayağına hem kalemine sağlık. Tebrikler

    YanıtlaSil
  4. Bravo Alpay Hocam. Nefis anlatım. Tekrar tebrikler :)

    YanıtlaSil
  5. eline ve ayağına sağlık Alper. Seneye ben de en kısa parkur ile katılmak istiyorum. Eşsiz bir tecrübe :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder