Bu yepyeni bir macera... Geyik Parkurundan başlayıp Aydos'a, Aydos'tan Çekmeköy'e oradan -kim bilir belki de-UTMB'ye uzanan hepsi birbirinden farklı bir yol(culuk). Trail ,Ultra-Trail , Dağ Maratonu gibi adlarla her biri maratondan çok uzun koşular... Parkta 2-3 tur dönmeyi koşu sayalı beri iki buçuk yıl olmuş.10 km ile başlayıp 8 yarı maraton ve 2 maratondan sonra ,üçlemenin ilki İznik 50 k Dağ Maratonu. Geyik Koşusu (28 km) ve Çekmeköy'deki 45 km Night Challenge; mental duvarları aralaması alışmam için önemli ama ultra koşular için yetersiz deneyimlerdi. İznik'in zorlu bir hazırlık istediğinin bilincindeydim .Düzenli yaptığım yol koşularına ilave olarak, Aydos 537'den değerli arkadaşlarımla Aydos'ta yaptığım 18k, 28 k ve yarıştan iki hafta önce (kendimde asıl gücü hissettiğim) 42 k yarış için kendimi hazır hissettirdi.
Genelde yarış sabahları,( zaman-yol vb. durumlardan) 5'te kalkar ,kahvaltıyı yarım yamalak yapardım .Bu sefer yarışın 10.30'da başlayacak olmasıyla 6.30'da kalkıp 7'de aylar sonra ilk defa tıka basa kahvaltı yaptım. Hemen diyeyim; bu sayede yarışı kola, su ve birkaç parça yiyecekle bitirdim. Bunu kahvaltının önemini belirtmek için özellikle vurguluyorum. Bizi yarışın başlayacağı Narlıca Köyüne götüren serviste daha önce tanıştığım birçok arkadaş vardı.İznik Gölünün manzarası eşliğinde; hedefler ,sakatlık durumları ,önceki yarışların kritiği derken koyu bir sohbetle yol bitti. Keyifli sohbet, Narlıca'daki çay ocağında sobanın başında devam etti. İzmirli sporcu yarışın birincisi Mehmet Aydingör 'ün çantasında su bile yoktu. Komik Türkçesiyle -ayıp olmasın diye -birkaç fındık fıstık koyduğunu söyleyip bizi güldürdü .Bir de Adidas'ın (boost ) yol ayakkabılarıyla koşacak olması dikkatimi çekti. Elittir ,ne yapsa yeridir... Alkış sesleriyle bir anda irkilip dışarı baktığımızda gece 12'de başlayan 140 k koşusunun ilk koşucuları 90 k'ye yani bizim start alanı Narlıca Köyüne ulaşmaya başlamışlardı .Gece Iznik'ten uğurladığımız Aydos 537'den arkadaşlarımız Tanzer Satir, Alp Arslan, Nurkan Kurt ve Mehmet Ali Ok ve 90 k koşanTurgut Bas da yavaş yavaş gelecekler arasındaydı. İşin bir parça içinde olmakla birlikte gelenlere uzaylı gibi bakmaktan kendimi alamadım. Bu arada tam bizim start verilmeye yakın Mehmet Ali Ok'u da (10.28 ) gelenler arasında gördük.
Zeytinlik ; yarışın sıralamasının aşağı yukarı belli olduğu ,startla beraber zorlu 2 km'lik bir çıkıştan sonra dik inişi de kapsayan zeytin ağaçlarının olduğu bir geçiş. Bu bölümü önlerde çıkabilme başarısını sağlayanlar, doğal olarak yarışı sırtlama gücüne sahip yarışçılar. Zaman zaman tek kişinin geçebileceği dar patikaya sizle aynı hızda koşucularla girmeniz zaman kaybetmemeniz adına avantaj sağlayabilir. Zeytinliğin son bölümündeki ip inişi ,hem gerekliliği hem de macera parkuru hissi vermesi açısından akılda kalıcıydı.
Parkurdan açılmışken biraz bahsedeyim. Huzur veren doğanın içinde İznik Gölüne hakim yamaçlardan geçerek bir iki küçük su geçişi barındıran Narlıca, Müşküle, Süleymaniye ve Derbent gibi güzel köylerin içine uğramak bence yarıştan daha önemliydi.
Geçen yıl da koşan arkadaşlar, parkur bu yıl hemen hemen aynı olmasına rağmen 45 dk ile 1 saat arasında daha iyi derece yaptılar. Bu durum benim gibi mukayeseli-süre hedefli koşanlar için aldatıcı olmuş olabilir .Yarış esnasında hedefi tutturacağımı hatta geçeceğimi bilmek ne yalan söyleyeyim rahatlık getirdi. Halbuki sonradan fark ettiğim aldatıcı durumun iki sebebi vardı. Birincisi iple geçiş bu yıl hem yığılmayı önlemiş hem de rahat ve hızlı geçiş imkânı vermesiyle önemli bir süre avantajı sağlamıştı .İkincisi ise geçen yıl havanın hayli sıcak (26) olması. CP'ler hariç birkaç çeşme olmasına rağmen yarışçılar susuz kalmış, yarışı bırakanlar hatta hastaneye kaldırılanlar olmuş. Bu yıl ise bir gün önce bizi korkutan yağmur bilakis zemini yumuşatmıştı. Yarış güneşsiz bir günde 10-12 derecelerde bizim açımızdan mükemmel bir havada geçti. Yarışın 7 ve 9. saatleri arasında yağan yağmur ve soğuyan hava bu mesafe yarışçılarını pek fazla etkilemedi.
Soğuk ya da sıcak fark etmez |
Zeytinlik ; yarışın sıralamasının aşağı yukarı belli olduğu ,startla beraber zorlu 2 km'lik bir çıkıştan sonra dik inişi de kapsayan zeytin ağaçlarının olduğu bir geçiş. Bu bölümü önlerde çıkabilme başarısını sağlayanlar, doğal olarak yarışı sırtlama gücüne sahip yarışçılar. Zaman zaman tek kişinin geçebileceği dar patikaya sizle aynı hızda koşucularla girmeniz zaman kaybetmemeniz adına avantaj sağlayabilir. Zeytinliğin son bölümündeki ip inişi ,hem gerekliliği hem de macera parkuru hissi vermesi açısından akılda kalıcıydı.
Parkurdan açılmışken biraz bahsedeyim. Huzur veren doğanın içinde İznik Gölüne hakim yamaçlardan geçerek bir iki küçük su geçişi barındıran Narlıca, Müşküle, Süleymaniye ve Derbent gibi güzel köylerin içine uğramak bence yarıştan daha önemliydi.
İşaretlemeler iyi ama bir anlık dalgınlıkla rotadan çıkabilirsiniz |
İki tavsiyem olacak sizlere: Bu tür parkur ve mesafelerde fazla deneyiminiz yoksa zemin ıslak ya da kuru olsun fark etmez mutlaka tutamakları özel ,trail için tasarlanmış ayakkabılar tercih etmelisiniz. Havayı kuru görüp kesinlikle yol ayakkabısı tercih etmeyin.Eğim grafiği de bu konuda fikir verebilir.
Yokuşta sayesinde iyi yol tuttuğum Giuseppe Didonna
Özellikle Derbent sonrası için quadlarınıza güvenmiyorsanız ihtiyatlı inin . Yarış sonrası ciddi sakatlıklar getirecek sert inişlerden sakının. Aradaki kaybınızı 6 k düzlükte kapatabilirsiniz. Son söz olarak otelinize uğramadan madalyanızla beraber İznik'in meşhur hamamlarında bu güzel serüveni taçlandırın, derim...
Yeniden başlasın ,burada kalmasın !
|
Yorumlar
Yorum Gönder